Üreme ya da çoğalma kısaca bir canlının neslini devam ettirmesi olayıdır. Bu olayın
iki temel fonksiyonu olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi, yaşamın temel yapısının
gelecek döllere aktarılması; ikincisi ise yeni bireylerin oluşmasının sağlanmasıdır.
Üremeyi sağlayan hücrelerin kalıtım materyalleri türlere özgü özelliklerin değişmeden
yavru bireylere aktarılmasını sağlar.
Üreme eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki temel tipte meydana gelmektedir. Eşeysiz
üremede tek ata söz konusudur. Bunun sonucu tek atadan meydana gelen yavru
bireyler kalıtımsal açıdan tıpatıp atalarının kopyasıdırlar. Basit yapılı canlılardan,
evrimsel açıdan gelişmiş bir çok canlı da bile bu tip çoğalmaya rastlanabilmektedir.
Eşeyli üremede ise iki farklı atanın rol alması sözkonusudur. Ataların oluşturduğu
üreme hücreleri (gametler) nin meydana getirdiği zigot (döllenmiş yumurta hücresi)
gelişerek yeni bir birey meydana getirir. Bu şekilde ortaya çıkan yeni bireylerin
kalıtsal yapıları, iki atanın kalıtsal yapısından kaynaklanan yeni bir rekombinasyondur.
2. Eşeysiz Üreme
Giriş bölümünde de belirtildiği gibi eşeysiz üremede tek ata vardır. Yavruların kalıtsal
özellikleri tamamen atasına benzer. Genel olarak bakteriler, algler, mantarlar,
protozoonlar, süngerler, sölentereler, bryzoonlar ve tunikatlar gibi bir hücreli ve basit
yapılı çok hücreli hayvansal organizmalarda görülür. Temel şekli hücre bölünmesine
dayanan bu üreme biçiminin meydana geliş şekline göre bir kaç şekli vardır.
2.1. Bitkilerde Eşeysiz Üreme
Vejetatif Üreme: Bu üreme şeklinde bitkinin bir parçası veya özelleşmiş bir bölümünün
ayrılarak yeni bir bireyi oluşturması sözkonusudur.
Alglerde vejetatif üreme, kolonilerin parçalanması veya tallusun parçalanması gibi
yöntemlerle gerçekleşir. Ciğerotlarında ise tallus üzerinde pulcuklar şeklinde gemma
adı verilen vejetatif üreme birimleri bulunur. Bu birimler ana bitkiden ayrıldığında
yeni bir bitkiyi oluşturma yeteneğine sahiptir.
Eşeysiz Üreme: Bu tip üreme şekli alglerin ilkel gruplarında görülür. Bunlar arasında
kamçılı (hareketli) zoospor ile kamçısız (hareketsiz) ve kalın çeperli aplanospor
oluşumları çok yaygındır. Örneğin Yeşil Alglerden (Chlorophyta) Chlamydomonas
‘da hücre içinde boyuna ve enine bölünmelerle 2, 4 ya da 8 zoospor oluşturulur.
Zoosporlar hücre çeperinin parçalanması ile ortama dağılarak herbiri yeni bir algi
meydana getirir (Şekil 11.1.).
Şekil 11.1: Chlamydomonas’da Eşeysiz Üreme
Yapraklı Karayosunlarında (Musci) sporlar spor kapsüllerinin içinde üretilir ve
kapsülün açılması ile ortama dağılırlar. Eğrelti Otlarında ise sporangium topluluğu
(sorus) içinde üretilen sporlar bulunur (Şekil 11.6).
2.2. Hayvanlarda Eşeysiz Üreme
2.2.1. İkiye Bölünme
Genellikle bir hücrenin ikiye bölünmesi şeklinde olan üreme biçimidir. Bölünmenin
zamanı hücrenin belirli bir büyüklüğe ulaşmasıyla saptanır. Çoğunlukla Protista gibi
basit organizmalarda görülür. Bu çeşit çoğalmada, canlı (hücre) tüm içeriği ile birlikte
ikiye bölünür.
Eşeysiz üremedeki bu bölünme şekli ne olabilir?
Eşeysiz üremede kalıtsal materyalde bir değişiklik söz konusu olmayacağına göre
bu bölünme tipinin mitoz bölünme olacağını bilmelisiniz. Bu şekilde ikiye bölünerek
iki yeni bireye dönüşen canlı ardından büyümeye başlar (Şekil 11.2).
Şekil 11.2: Amip’te İkiye Bölünerek Çoğalma
2.2.2. Çoğa Bölünme
Genelde bir hücreli parazit canlılarda kısa sürede çok fazla birey oluşturmayı sağlayan
eşeysiz üreme biçimidir. Sıtma paraziti Plazmodium’un çoğalma evrelerinden
birinde görülür. Önce hücre çekirdeği çok sayıda bölünür, ardından çekirdek sayısınca
sitoplazmik bölünme meydana gelir.
2.2.3. Tomurcuklanma
Mayalar, süngerler, hidralar, deniz anasının poliplerinde bu çeşit çoğalma görülür.
Ata vücudunun küçük bir parçası geri kalan kısmından ayrılır ve yeni bir birey halinde
gelişir. Bu durumda yeni meydana gelen organizma atadan tamamen uzaklaşarak
yaşamını sürdürebileceği gibi, atasına bağlı kalarak da yaşayabilir. Bu durumda
koloni dediğimiz oluşumlar ortaya çıkar (Şekil 11.3).
Şekil 11.3: a. Hidra’da tomurcuklanma b. Obelia (Sölenterata) kolonisi
2.2.4. Rejenerasyon
Canlıların bir önemli özelliği de eksilen bir parçalarını tamamlama ya da tamir etmeleridir.
Temelde rejenerasyon adı verilen bu olay aşırı durumda ele alınınca
eşeysiz bir üreme şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Ata vücudu parçalara bölünebilir ve sonra her parça kaybolan kısımları yeniler. Böylece yeni bir organizma haline
gelir. İlke olarak hayvanın organizasyonu ve gelişmişlik derecesi arttıkça yenilenme
yeteneği de o oranında azalır.
Bir çok omurgasız hayvan, deniz yıldızı, yengeçler ve semender, kertenkele gibi bazı
omurgalı hayvanlar kuyruk, bacak, kol ya da başka bir organını kaybederse bunların
yerine yenilerini yapabilirler. Deniz yıldızı’nda orta diskten parça alması koşuluyla
bir kol, tüm vücudu yenileyebilmektedir. Yassı solucanlardan Planaria 200
parçaya ayrılsa bile her parça tam bir bireyi meydana getirir (Şekil 11.4).
Şekil 11.4: Planaria’da Regenerasyon
2.2.5. Spor’la Çoğalma
Bazı hayvansal organizma ve bir çok bitki spor adı verilen, dayanıklı örtüleri olan ve
olumsuz koşullara dayanabilme özelliği gösteren özelleşmiş hücrelerle eşeysiz olarak
çoğalırlar. Parazitik protozoonlar ve çiçeksiz bitkilerde yaygın olarak görülen
bu tip çoğalmadan bitkiler kısmında söz edilecektir.
3. Eşeyli Üreme
İnsanın da dahil olduğu gelişmiş organizmalarda farklı bireylere ait üreme hücreleri,
yumurta ve spermin zigotu (döllenmiş yumurta hücresi) oluşturması şeklinde
görülen üreme biçimine eşeyli üreme denir.
Basit organizmalarda eşey hücreleri hem büyüklük hem de yapı bakımından birbirlerine
benzerler. Bu tip eşey hücrelerine izogamet, bu çeşit eşeyli üremeye de izogami
denir. Gelişmiş canlılarda ise eşey hücreleri hem büyüklük, hem de yapı bakımından
birbirlerinden farklılık gösterirler. Bu tip eşeyli üremede gametlere heterogamet,
üremeye ise heterogami denmektedir. Heterogami’de büyük ve hareketsiz
olan dişi eşey hücresi (yumurta hücresi), küçük ve hareketli olan ise erkek
üreme hücresi (sperm, spermatozoon) adını almaktadır.
Eşey hücreleri (gametler) gonad adı verilen organlarda oluşur. Bunlardan yumurta
hücresi’ni meydana getiren gonada ovaryum (yumurtalık); erkek üreme
hücresi’ni meydana getiren gonada ise testis denir. Basit hayvansal organizmaların
bazılarında bu iki organ aynı bireyde bulunabilirken (hermafrodit canlı), gelişmiş
hayvanlarda bunlar ayrı bireyler üzerinde bulunurlar.
Bildiğiniz hermafrodit canlı var mı?
Hepiniz sümüklü böcek olarak bildiği bağ salyangozu (Helix pomatia) iki eşeyli yani
hermafrodit hayvanlardır. Bunlarda bir birey hem erkek hem de dişi üreme sistemine
sahiptir. Asalak yassı kurtlar (şeritler-tenya) gibi hermafroditler kendi kendini
dölleyebilirken, bir çok hermafrodit canlı kendi kendini dölleyerek çoğalamaz. Bu
durumda iki farklı birey karşılıklı birbirini döller.
Kendi kendini dölleyebilen iki eşeylilik durumu, eşeysel üremenin iki atayı
kapsadığı konusundaki genellemeyi bozar mı?
Kendi kendini dölleyebilme asalak canlılara hangi avantajı sağlar?
Hermafrodit canlılarda kendi kendini dölleyememe hangi mekanizmalarla sağlanmıştır?
Bu mekanizmalardan birisi sperm ve yumurtanın farklı zamanlarda gelişmesidir.
Diğer mekanizmaların neler olduğunu araştırınız.
3.1. Partenogenez
Eşeyli çoğalmanın değişikliğe uğrayarak meydana getirdiği eşeysiz bir üreme şekli
olup, dişi eşey hücresinin erkek eşey hücresi ile birleşmesine gerek kalmadan gelişme
göstermesidir. Partenogenetik çoğalma farklı hayvan gruplarında görülür.
önemli örnekler olarak yaprak bitleri, arılar ve karıncalar verilebilir.
Kraliçe bal arısı tüm yaşamı boyunca bir erkekle yaptığı birleşmeyle erkekten aldığı
spermleri sperm kesesinde biriktirir. Yumurtlama sırasında bu kesenin ağzını açarak
döllediği yumurtalardan dişi (işçi) bireyler gelişirken, kesenin kapalı tutulması
sonucu döllenmeyen ve partenogenetik olarak gelişen yumurtalardan da erkek bireyler
gelişirler.
Bu durumda bal arılarının erkek ve dişi bireylerini kromozom sayısı bakımından
karşılaştırınız.
Normalde partenogenetik olarak gelişmeyen türlerin yumurtaları sıcaklık, pH ve
ortamın tuzluluk derecesi değiştirilerek ya da bazı kimyasal ve mekaniksel uyartılarla
partenogenetik olarak çoğalmaları sağlanabilmektedir.
3.2. Bitkilerde Eşeyli Üreme
Bitkilerin hayat döngüsünde diploid ve haploid döllerin hayat devresinde yer alma
durumları değişiktir. Örneğin bazı alglerde diploid evre, sadece zigotla sınırlandırılmıştır.
Haplobiont adı verilen bu tür alglerde zigot, oluşumundan hemen sonra
mayoz bölünme geçirdiği için oluşan bireyler haploiddir. Haploid bireyler mitoz
bölünme ile gametleri oluşturur ve döllenme ile yine diploid zigot evresine erişilir.
Diplobiont organizmalarda ise haploid evre sadece gametlere karşılık gelir. Yine
bazı alglerde görülen bu tip hayat devresi gametlerin birleşerek zigotu oluşturması
ve onun diploid organizmayı vermesi ile başlar. Diploid organizma mayoz bölünme
ile gametleri oluşturduğunda bitkinin hayat devresi tamamlanmış olur.
Haploid gametofit ve diploid sporofit döllerin birbirini takip ettiği hayat devrelerine
sahip organizmalar ise haplodiplobiont olarak adlandırılırlar. Böyle hayat devrelerinde
zigot oluşumu ile mayoz bölünme arasında diploid bir döl bulunur.
Haploid gametofit ve diploid sporofit döllerin morfolojileri açısından iki tip döl
almaşı ayırd edilebilir:
İzomorf döl almaşı: Gametofit ve sporofit döller tamamen birbirine benzer. Yeşil
Alglerden Ulva lactuca ‘nın hayat devresi bu tip döl almaşının en iyi örneklerindendir:
Zigotun çimlenmesi ile oluşan sporofit tallus mayoz bölünme ile haploid sporları
verir. Sporların çimlenmesi ile meydana gelen Haploid gametofit üzerinde oluşturulan
gametler birleşerek zigotu oluştururlar (Şekil 11.5).
Şekil.11.5: Ulva’nın Döl Almaşı. G.gametofit nesil, S.sporofit nesil, R. mayoz bölünme
Heteromorf döl almaşı: Gametofit ve sporofit döllerin büyüklük ve yapı bakımından
birbirinden tamamen farklı olduğu hayat devreleridir. Kahverengi algler (Phaeophyta)
bölümünden Laminaria bu tip döl almaşı gösterir. Gametofit nesil birkaç
hücreden meydana gelmesine karşılık sporofit döl metrelerce uzunluktaki bir tallus
yapısındadır. Sporofit döl üzerindeki sporangiumlarda mayoz bölünme ile üretilen zoosporlar çimlenerek farklı eşeydeki gametofitleri oluştururlar. Dişi gametofit
üzerinde oogoniumlar vardır ve içlerinde yumurta hücresi taşırlar. Erkek gametofit
üzerindeki anteridiumlarda ise spermatozoidler bulunur. Yumurta hücresinin
spermatozoit tarafından döllenmesi ile zigot oluşur. Zigot çimlenerek sporofiti verir
(Şekil 11.6).
Şekil 11.6: Laminaria ‘da Hayat Devresi. G. gametofit, S. sporofit
Eğrelti Otlarında ise sporofit döl baskın duruma geçmiştir ve gametofitin indirgendiği
görülür. Eğrelti Otlarında haploid sporlar çimlenerek protal (önçim) adı verilen
yapıyı meydana getirir. Protalin üzerinde arkegoniumlarda yumurta hücresi, anteridiumlarda
ise spermatozoidler bulunur. Spermatozoidler yumurta hücresine su
filmi içinde ve kimyasal çekimle ulaşırlar. Zigot çimlenerek tanıdığımız tipik Eğrelti
Otu yapısını geliştirir (Şekil 11.7). Sporlar bu bitkinin üzerinde oluşturulur.
Şekil 11.7: Eğrelti Otlarında Genel Hayat Devresi
En gelişmiş bitki grubu olarak değerlendirdiğimiz Tohumlu Bitkilerde ise gametofit
döl artık birkaç hücreye indirgenmiştir. Asıl bitki sporofittir ve gametofit döl
onun üzerinde yer alır. Şimdi, Kapalı Tohumlu Bitkilerde eşeyli üreme olayını inceleyelim:
Çiçekler özelleşmiş yapraklardır ve eşey organları buralarda gelişir. Tipik bir kapalı
tohumlu bitkinin çiçeğinde dıştan içe doğru; sepallerin (çanak yaprak) oluşturduğu
kaliks, petallerin (taç yaprak) oluşturduğu korolla, stamenlerin (erkek organ) oluşturduğu
andrekeum daireleri ile en içte pistillerden (dişi organ) meydana gelen ginekeum
bulunur (Şekil 11.8). Pistillerin dip kısımlarında yer alan ovullerde (tohum
taslağı) bulunan makrospor ana hücresi mayoz ve ardından mitoz bölünmeler ile
embriyo kesesini verir. Embriyo kesesinde iki sinergit, bir yumurta hücresi, üç antipod
ve iki kutup çekirdeği bulunur. Polen taneleri ise anterlerdeki polen ana hücresinden
mayoz bölünme ile meydana getirilir. Her polen tanesinde bir vejetatif ve iki
generatif çekirdek bulunur.
Şekil. 11.8: a. Çiçek boyuna kesit b. tohum taslağı
Tohumlu bitkilerde polen tanesinin yumurta hücresine ulaşması için rüzgar ya da
böcekler en yaygın olarak kullanılan yollardır (tozlaşma). Polen tanesi dişi organın
stigma (başcık) kısmına ulaştıktan sonra stilus (boyuncuk) kısmı boyunca bir çimlenme
tübü uzatır. Polen tübü, ovaryumda bulunan embriyo kesesine ulaştığında
generatif çekirdeklerden biri yumurta hücresi, diğeri ise kutup çekirdeği ile birleşir.
Bu olaya çifte döllenme adı verilir.
Döllenen yumurta hücresi zigotu ve daha sonra bölünerek embriyoyu verirken kutup
çekirdeğinden endosperm (besi doku) gelişir. İntegümentlerden ise tohumu
dıştan saran testa tabakası gelişir.
3.3. Hayvanlarda Eşeyli Üreme
Protistlerden Ciliata grubunun bazı üyelerinde değişik bir eşeyli üreme biçimi vardır.
Konjugasyon adı verilen bu çeşit üremede ağız ağıza gelen iki birey mayoz
bölünmeyle haploid duruma gelmiş çekirdeklerinin yarısını karşılıklı olarak değiştirerek
kalıtsal materyallerini rekombine ederler. Kalıtsal materyal değişiminden
sonra birbirinden ayrılan bu bireyler yeni kalıtsal yapılarıyla bölünerek eşeysiz olarak
çoğalmaya devam ederler.
Sölentereler gibi bazı hayvan gruplarında çiçeksiz bitkilerdeki yaşam siklusunu hatırlatan
eşeyli ve eşeysiz üremenin ardışık olarak birbirini takip ettiği üreme biçimi
görülür. Buna döl almaşı adı verilir (Şekil 11.9). Ancak hayvanlardaki her iki döl
diploit yapıdadır.
Şekil 11.9: Sölenterelerden Deniz Anasında Döl Almaşı
Solucanlardan itibaren hayvan gruplarında eşeysel üreme için sabit yapılar meydana
gelmiştir. Bunlarda gonadlar, taşıma kanalları ve diğer yardımcı yapılar üreme
sistemini meydana getirir. Hayvanlarda gonadlar tek, çift ya da vücudun bir çok
segmentinde tekrarlayan yapılar şeklinde bulunurlar.
4. Döllenme
4.1.Dış Döllenme
Bir çok sucul hayvan su içinde yumurta ve spermlerini bulundukları ortama bırakarak
bunların birleşmesini burada gerçekleştirirler. Bu çeşit zigot oluşumuna dış
döllenme adı verilir. Ancak bu olayın gerçekleşmesini sağlayan bazı adaptasyonlar
meydana gelmiştir. Çok sayıda yumurta bırakma, aynı yere ve aynı zamanda
üreme hücresi bırakma gibi durumlar bu adaptasyonlardan bazılarıdır.
4.2. İç Döllenme
Karasal hayvanlarda ise zigot oluşumunun dişi canlı vücudunda gerçekleştiği döllenme
şekli olan iç döllenme görülür.Bu tip döllenmede erkekten spermlerin dişiye
ulaştırılmasını sağlayan eşey organı ortaya çıkmıştır. İç döllenmede de zigotun oluşumunun
sağlanması için bazı adaptasyonlar meydana gelmiştir. Eşleşmenin en
uygun zamanda olması, eşleşmenin gerçekleşmesi için dişi ve erkekte bazı özel davranışların
ortaya çıkması bunlardan bazılarıdır.
Döllenme olayı sadece yumurtanın spermle delinmesinden ibaret olmayıp, aynı
zamanda iki hücrenin (n kromozomlu) çekirdeklerinin birleşmesini ve döllenmiş
yumurtanın bölünme ve gelişmeye başlaması için aktivasyonunu içine alan
bir olaydır.
5. Erkek Üreme Sistemi ve Bölümleri
Temelde eşeyli üreme olayı hayvanlarda benzer şekilde meydana geldiği için, burada
insan üreme fizyolojisi esas olarak alınacak, gerektiğinde farklı hayvan türleri de
örneklenecektir. Ancak diğer bölümlerde de yaptığımız gibi öncelikle sistem yapılarını
kısaca incelememiz gerekmektedir.
Omurgalılarda çok çeşitli yardımcı yapılar yumurta ve spermin birleşmesini kolaylaştırmak
ve embriyonun gelişmesini garantilemek için evrimleşmiştir.
Erkek genital sistemi bir çift testis, genital boşaltım yolları, bu yollara açılan bezler
ve penis’den meydana gelir.
Testisler, spermleri meydana getiren bir çift bezdir. Bu organlar, testis torbası
(scrotum) denen deri bir torba içinde bulunurlar. Doğumdan önce karın boşluğunda
bulunan testisler daha sonra bu torba içine inerler. Spermlerin oluşması için
bu olay zorunludur. Çünkü vücut sıcaklığı sperm oluşumunu engeller. Testis torbasında
sıcaklık vücuttan 4 °C düşüktür. Testisler herbiri yüzlerce kıvrılmış tüpten ve
bunların aralarında destek görevi yapan hücrelerden oluşurlar. Tüplere seminifer
tübül denir. Seminifer tübüllerin iç yüzleri sertoli hücreleri ve spermatogonia hücreleri ile astarlanmıştır. Spermler bu kanalcıklarda oluştuktan sonra epididimise
geçerler.
Erkek üreme sisteminin diğer önemli bölümlerinden epididimis, spermlerin testisten
sperm kanalına daha sonra da penise iletilmesini sağlayan kaslı ve silli borucuklardır.
Ductus deferens (sperm kanalı), epididimisten ayrılarak idrar kesesinin
arkasında diğer testisten gelen kanalla birleşip seminal vesikül bezinin açıklığına
birleşen kanaldır. Ritmik hareketler yapar. Seminal vesikül, prostat bezinin dip tarafında
bulunan bir bezdir. Prostat bezi, sperm sıvısının büyük bir kısmını salgılar.
Cowper organı, penisin dibinde bulunan ve kaygan bir sıvı salgılayan iki küçük
bezdir. Penis, kopulasyon organı olup, üreme ve boşaltım sistemin son bölümüdür.
Esas yapısını süngerimsi doku oluşturur. Üzeri deri ile kaplıdır (Şekil 11.10).
Şekil 11.10: İnsan Erkek Üreme Sistemi Yapısı
Kuşların çoğunda penis yoktur. Ancak kazlar ve ördeklerin kloaklarının ön alt
duvarında penis benzeri bir yapı vardır. Memeli hayvanların tümünde penis vardır.
Balık ve kurbağaların erkeklerinde boşaltım maddesi Wolf kanalı ile taşınır. Sperm
taşıyan kanallar da wolf kanalına açılır. Yüksek omurgalıların erginlerinde ise
spermleri wolf kanalı taşır ve bu kanala artık vas deferens adı verilir. İdrar bir başka
kanalla taşınır. Memelilere kadar olan gruplarda bu kanallar ayrı ayrı kloaka açılırlar.
Memelilerde ise kloak bulunmaz.
6. Dişi Üreme Sistemi ve Bölümleri
İnsan dişi üreme sistemi, ovaryum (yumurtalık), ovidukt (yumurta kanalı), uterus
(döl yatağı-rahim), serviks (rahim açıklığı), vagina (çiftleşme borusu), ve
vulva (dış genital organ) kısımlarından oluşur (Şekil 11.11).
Şekil 11.11: İnsan Dişi Üreme Sistemi Yapısı
Ovaryum, kalça boşluğunun her iki tarafında, 2.5 cm boyunda iki organdır. Ligament
adı verilen bağlarla karın boşluğuna asılmışlardır.
Ovidukt, fallop borusu da denilen bu kanal ovaryumdan uterusa kadar uzanır.
Yumurtalık tarafındaki ucu bir huni gibi genişlemiş ve çevresi püskül gibi uzantılarla
donanmıştır. Bu kanalın içi titrek silli hücrelerle örtülüdür. Yumurtalık çift olduğu
için yumurta kanalları da çifttir.
Uterus arkada rektum (kalın barsağın son kısmı) ile önde mesane (sidik kesesi) arasında
armut biçiminde, 9 cm boyunda, orta çizgi üzerinde yerleşmiş bir organdır.
Üst kısmına fallop tüpleri açılır. Alt kısmı ise serviks denilen açıklıkla vaginaya bağlanır.
Uterus da ligamentlerle karın duvarına bağlanmıştır. Uterus duvarları kalın
düz kaslarla çevrilmiştir. İç kısmı ise kan damarlarınca zengin bir dokuyla örtülüdür.
Dişi üreme sisteminin diğer bölümlerinden Serviks, döl yatağının vaginaya açıldığı
deliktir. Vagina, 8-10 cm. uzunluğunda çiftleşme borusudur. Kızlık zarı ile
ikiye bölünür. Vulva ise, çeşitli yapılar içeren üreme organı dış kısmıdır. Burada
bulunan yapılar kızlık zarı (hymen), klitoris (bızır), idrar kasesi açıklığı, küçük dudaklar
(labium minör) ve büyük dudaklar (labium major) dır.
7. Üreme Hücrelerinin Oluşumu
7.1. Erkek Üreme Hücresinin Oluşumu (Spermatogenez)
Spermler farklı hayvanlarda, değişik şekil ve büyüklüktedir. İnsanda, iplik şeklinde,
50 – 70 mikron büyüklüğündedir ve bir toplu iğneye benzemektedir. Baş, gövde
(orta parça), kuyruk olmak üzere 3 kısımdan oluşur. Canlı iken çok hareketlidir. İdeal koşullarda bile ömrü 1-2 günü geçmez. Normal bir boşalma ile insanda 4 milyon,
at da 3 milyon, domuz da ise 18 milyon sperm atılır.
Spermlerin ilk ana hücresi spermatogonialardır. Testislerde seminifer tübüllerin içi
bu hücrelerle astarlanmış durumdadır. Henüz özelleşmemiş bu eşeysel (germinatif)
hücreler ergenlik çağına ulaşmadan önce bölünerek yenilerini meydana getirirler.
Bunun sonucu da testisler büyür. Bunların arasında da sertoli hücresi adı verilen
ve daha çabuk çoğalan hücreler vardır.
Bu hücrelerin görevi ne olabilir?
Spermatogenez sırasında oluşan spermatidler bu sertoli hücrelerine gömülü vaziyette
bulunurlar. Ayrıca sertoli hücreleri androjen (erkeklik hormonu) bağlayıcı
protein salgılarlar.
Eşeysel olgunluğa ulaşıldıktan sonra spermatogonialar spermatogenez geçirerek
ergin spermleri meydana getirirler. Spermatogenezde ilk basamak spermatogoniumların
hacim olarak büyüyerek primer spermatositleri oluşturmalarıdır. Bu
hücreler de birinci mayoz bölünmeyi geçirerek sekonder spermatositleri meydana
getirirler. Bunlar da ikinci mayoz bölünme ile spermatidleri oluştururlar (Şekil
11.12).
Şekil 11.12: Seminifer tübülde Spermatogenez
Mayoz bölünmenin, üreme hücreleri meydana gelirken kromozom sayısını yarıya
(haploid sayıya) indiren özel hücre bölünmesi olduğunu hatırlayınız.
Spermatidler farklılaşmış, (n) kromozomlu
ve bol sitoplazmalı küremsi eşey hücreleridir.
Ancak henüz daha olgunlaşmamışlardır.
Spermatidler uzun zaman bu durumlarını
korurlar. Daha sonra kendilerine özgü
sperm olgunlaşması geçirerek kuyruklu
spermatozoonları (spermler) meydana getirirler
(Şekil 11.13). Bunun için önce hücre
çekirdeği küçülerek spermin baş kısmını
oluşturur. Sitoplazmanın büyük bir kısmı
dışarı atılır. Önde akrozom bölgesi meydana
gelir. Çekirdeğin hemen arkasından çıkan
aksiyal filamentler geriye uzayarak
kuyruğu oluştururlar. Bu olaya da spermiositogenesis
denir.
7.2. Dişi Üreme Hücresinin Oluşumu (Oogenez)
Ovaryumda olgunlaşmamış eşey ana hücrelerine oogonium adı verilir. Bunlar da
sürekli olarak mitozla çoğalırlar. Bu çoğalma sonunda her iki ovaryum’da doğuma
kadar geçen sürede sayıları 400.000-2.000.000 arasında değişen oogonium meydana
gelir. Çoğalma devri sadece doğumdan önceki hayatta görülür ve kısa bir zaman
sonra çoğalma olayı sona erer. Doğumla birlikte bunların büyük bir bölümü geriler.
Yeni doğmuş kız çocuğunda oogonium sayısı bellidir ve buna doğumdan sonra yeni
oogoniumlar eklenemez. Oogoniumlar tek katlı folikül hücreleri ile sarılıdırlar.
Bu suretle oluşan cisimciğe birinci follikül (primer ya da primordial follikül) adı verilir.
İnsanda oogoniumlar bebek henüz ana rahminde iken üçüncü aydan sonra primer
oositleri meydana getirmeye başlarlar. Primer oositler birinci mayoz bölünmenin
profaz safhasına ulaşmışlardır ve bu durumda dişi eşeysel olgunluğa ereşinceye
kadar beklerler. Birinci mayoz bölünme ovulasyon (yumurtlama) sırasında tamamlanır.
Birinci mayoz ile meydana gelen hücrelerden biri büyük ve bol sitoplazmalıdır
(sekonder oosit). Diğeri ise sadece çıplak bir çekirdek kapsar ve 1. kutup hücresi
adını alır. Sekonder oosit ikinci mayoz bölünme ile yine eşit olmayan bir bölünme
sonucu büyük bir ootid ile sitoplazması olmayan 2. kutup hücresi ‘ni oluşturur. Daha
sonra ootid, bir takım farklılaşmalar geçirerek ovum (yumurta) ‘u meydana
getirir. Aşağı omurgalı gruplarında yumurta kabuklu bırakılır. Sürüngenlerde ve
kuşlarda ise yumurta kabuğu yumurta kanalında oluşur.
Yumurtanın oluşumu sırasında kutup hücrelerinin oluşturulması yumurta hücresi
açısından ne gibi avantaj sağlar?
Bu olayın yumurtanın sitoplazma kaybını önlediği açıktır. Kutup hücrelerine sitoplazma
verilmiş olsaydı, yumurta hücresinin sitoplazması dörtte üç oranında azalacaktı.
İnsanda ovaryumda bulunan bu yarı olgunlaşmış yumurta hücrelerinden ancak
300-500 kadarı erginlik çağından menapoz devresine kadar kullanılabilir.
Menapoz devresi ne demektir?
Bir kadının 2 yumurtalığında toplam 60.000 kadar follikül bulunur. Bunların hepsi
yumurta haline gelmez. Dişi canlının yaşamı boyunca periyodik ovulasyonlar devam
eder ve tüm yaşam boyunca insanda yaklaşık 100, inekte ise her yıl 3-4 tanesi olgunlaşır.
8. İnsanda Dişi Üreme Devirleri
İnsanda erkek ve dişi üreme sistemlerinin faaliyeti arasındaki en önmeli fark, dişide
her ay yalnız bir yumurta olgunlaştırılmasına ve dönemsel bir doğurganlık gösterilmesine
karşılık, erkeklerin tüm yaşamları boyunca sperm üretmeleridir.
Dişi üreme hücresinin olgunlaşması Folikül adını verdiğimiz bir kesecik içinde
olur. Folikül, dişi üreme hücresinin korunduğu bir yerdir. Bu keseciği yapan hücreler,
yumurta hücresi canlı kaldığı sürece canlılıklarını korurlar. İçinde bulunan yumurta
hücresi ölünce onlar da dejenere olup ortadan kalkarlar. Oogenezin değişik
evrelerinde folikül yapısı da değişiklikler gösterir. İkinci büyümede primer folliküllerden,
sekonder ve tersiyer folliküllere geçiş görülür. Bu büyüme kız çocuğunda
12-15 yaşları arasında gerçekleşir.
Dişide bir üreme devresi 4 evreye ayrılır (Şekil 11.14):
• Folikül evresi
• Ovulasyon (yumurtlama) evresi
• Korpus luteum (sarı cisim) oluşumu
• Menstrüasyon (adet) evresi
Şekil 11.14: Ovaryumda Folikül Gelişimi
8.1. Folikül Evresi
Yumurta hücresi, ovaryumda birbirini izleyen üç ayrı follükül yapısı içinde olgun
hale geçer. Çoğalma devresinin sonunda her bir oogonium’un etrafı, tek katlı follikül
hücreleri ile sarılarak primer follikül haline geçer.
Büyümenin ikinci bölümünde oogonium’lar primer oosit haline geçmiştir. Bu hücrenin
büyüklüğü 10 kat kadar artarak aşağı yukarı olgun yumurta hücresi boyutlarına
yaklaşır. Başlangıçta içi hücreyle dolu olan folikül de yavaş yavaş sıvı ile dolmaya
başlar ve sonuçta tersiyer follikül’e dönüşür. Tam olarak gelişen bu foliküle Graff
folikülü de denir. Bunun duvarı çok katlı hücre tabakasından meydana gelir. Bu
duvarın herhangi bir yerinde yumurta hücresi bulunur. Yumurta hücresinin metabolizması
ilk andan itibaren bu hücrelerin aracılığı ile sağlanır ve ovum’un korunmasını
sağlar. Tersiyer folikül oluşması ile yumurta hücresinin büyümesi sona erer.
Bu sırada folikül tarafından salgılanan östrojen hormonu da kana verilir.
Böylece ovaryum içinde her primer folikül’den bir tanesi gelişerek tersiyer folikül
haline geçer ve canlıdan canlıya değişen sürelerde gerçekleşen ovulasyon (yumurtanın
atılması) ile döllenmeye hazır olarak serbest halde atılır.
İnsanda bu süre ne kadardır?
İnsanda bir yumurta adet (kanama-menstrüasyon) başlangıcından itibaren 13-14
günde gelişimini tamamlar. Ovaryum içinde atılmayarak arta kalan yumurta hücreleri
ise gerileyip ortadan kalkarlar.
8.2. Ovulasyon Evresi
İnsanda 1 – 2, ineklerde 1 – 2, kısrakta 1 – 2, koyunlarda 1 – 4 tane olmak üzere giderek
büyüyen ve ovaryum duvarına basınç yapan folikül, ovaryuma değdiği yerden çatlayarak
yırtılır ve ovaryumdan atılır. Bu olaya ovulasyon denir. Atılan yumurta
fallop borusuna (yumurta kanalı) düşer. Bu olayın gerçekleşmesi insanda iki menstrüasyon
(kanama) devresinin ortasına rastlar. Yumurta fallop borusundan uterusa
4-5 günde gelir ve döllenme bu kanalda gerçekleşir. Eğer yumurta serbest hale geçtikten
sonra 24 saat içinde döllenmezse bozulur.
Bu olayın başladığı zamana eşeysel etkinlik dönemi adı verilir ve hayvanlarda genellikle
kızgınlık (kızana gelme) devresi olarak bilinir. Döllenme meydana gelmezse
kızgınlık belirli aralıklarla tekrarlanır. Örneğin bu devre farelerde 4-6 günde bir,
inekte 21 günlük periotlarla gelir ve 18 saat sürer. Köpeklerde kızgınlık yılda 2-3 kez
olur ve 7-8 gün sürer. Kedilerde kızgınlık yılda 2-3 kez, 4-9 gün süreyle olmaktadır
ve çiftleşmeden bir gün sonra yumurtlama gerçekleşir.
İnsanda ovulasyon yaklaşık 10-12 yaşlarından 45-50 yaşına kadar yaklaşık 28 günlük
periyodlarla devam eder. Belli bir yaştan sonra insanda bu döngü tamamen ortadan
kalkarak yumurtlama gerçekleşmez. Bu duruma menapoz adı verilir.
Ovulasyonu başlatan faktörler nelerdir?
İç salgı sisteminin çalışmasında da göreceğimiz gibi bu olay hormonların etkisiyle
gerçekleşir. Ancak ovulasyon, bazı canlılarda kendiliğinden (insan, inek, domuz,
kobay, koyun, köpek ); bazı canlılarda (kedi ve tavşanlarda) ise çiftleşme ya da servikal
uyarımlar gibi dış uyarımlar ile uyarımlı yumurtlama şeklinde de gerçekleşmektedir.
8.3. Korpus Luteum (Sarı cisim) Evresi
Yumurtlamadan sonra ovaryum içinde kalan Graff folikülü değişerek yeni bir yapı,
sarı cisim (corpus luteum)’i meydana getirir. Oluşan bu yapı progesteron hormonunu
salgılamaya başlar. Sarı cisim az miktarda östrojen salgılamaya da devam
eder. Bu hormonların etkisiyle uterus büyür, iç çeperi değişime uğrayarak kılcal damarlar
genişler, kan miktarı ve mukus salgısı artar. Böylece uterus embriyonun tutunması
ve gelişmesi için hazırlanır. Bu devre 10-14 gün sürer.
Eğer döllenme gerçekleşmiş ise, uterusa gelen ve gelişmeye başlayan zigot, burada
yumuşak dokuya tutunarak yerleşir (implantasyon) (Şekil 11.15). Gebelik döneminde
sarı cisim bozulmadığı için progesteron salgısı devam eder, bunun sonucu da
uterusun embriyoyu beslemesi sağlanmış olur.
Şekil 11.15: Zigotun İmplantasyonu
İnsanda gebelik 280 gün sürer. Gebelik süresi Atlarda 310 – 360 gün, Sığırda 270 -285
gün, Koyun 150 gün, Domuz 113 – 116 gün, Köpek 58 – 68 gündür.
8.4. Menstrüasyon Evresi
Yumurta döllenmediği taktirde sarı cisim, oluşmasından 15 gün sonra bozulur. Bunun
sonucu olarak da kandaki progesteron miktarı azalır. Progesteronun azalması
ile uterus iç çeperi parçalanır. Burada gelişmiş doku parçaları ve döllenmemiş yumurta
bir miktar kanla birlikte dışarı atılır. Bu olaya Menstrüasyon (aybaşı, adet
görme ) denir ve 3-6 gün kadar devam eder.
İnsanda iki menstrüasyon arası kişiden kişiye ve sağlık durumuna bağlı olarak değişmesine
karşılık genelde 27-30 gün kadardır. Kanamanın ilk gününden geriye 14
gün sayarak yumurtanın döllenmeye hazır olduğu günü bulmak mümkündür.
Menstrüasyondan sonra tekrar folikül evresi başlar ve döngü devam eder. Üreme
sistemlerinin çalışması ve periyodun düzenlenmesi beynin ve endokrin sistemin
kontrolü altındadır.
Özet
Üreme, canlının neslinin devamlılığı için gerekli bir olaydır. Temelde bu olay eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki tiptir. Eşeysiz çoğalmada yeni bireyin kaynağı tek canlı olduğu halde, eşeyli çoğalmada erkek ve dişi birey olmak üzere yavru genlerini iki ayrı bireyden alır.
Eşeyli üremede erkek üreme hücresi (sperm) testislerde, dişi üreme hücresi (yumurta) ise ovaryumda meydana gelir. Erkek üreme sistemi testis, epididimis, sperm kanalı, seminal vesikül, prostat bezi, covper organı ve penisten meydana gelir. Dişi üreme sistemi ise ovaryum, yumurta kanalı, uterus, vagina ve dış üreme organı kısımlarından meydana gelir.
Üreme olayı sinir sistemi ve endokrin sistemin kontrolü altında meydana gelir. Dişi bireyde üreme hücresinin oluşturulması periyodik bir olay olarak görülür. Folikül teşekkülü, ovulasyon, sarı cisim oluşumu ve menstrüasyon evrelerini kapsayan bu olay insanda 28 günde bir tekrarlanır. Yine insanda döllenme gerçekleşirse uterusa yerleşen embriyo 280 günlük bir süre sonucunda gelişimini tamamlar.
Değerlendirme Soruları
1. Aşağıdakilerden hangisi eşeysiz çoğalma şekillerinden biri değildir?
A. Regenerasyon
B. Tomurcuklanma
C. İkiye bölünme
D. Kopulasyon
E. Çoğa bölünme
2. Aşağıdakilerden hangileri gonad yapısı kavramı içinde yer alır?
A. Prostat bezi- Uterus
B. Testis- Ovaryum
C. Yumurta kanalı- Ovaryum
D. Plasenta- Villus
E. Sperm kanalı- Testis
3. Bitkilerin hayat devresinde benzer haploid ve diploid döllerin birbirini izlemesine
ne ad verilir?
A. İzomorf döl almaşı
B. Heteromorf döl almaşı
C. Oogami
D. Oogenez
E. Çifte döllenme
4. İnsanda dişi üreme periyodu ortalama kaç gündür?
A. 7 gün
B. 30 gün
C. 13-14 gün
D. 28 gün
E. 6 ay
5. Hayvanlarda kutup hücrelerinin oluşumu aşağıdaki olaylardan hangisinde
gerçekleşir?
A. Spermatogenez
B. Ovulasyon
C. İmplantasyon
D. Mitoz
E. Oogenez
KAYNAKÇA: Demirsoy, A. Yaşamın Temel Kuralları (Genel Biyoloji/ Genel Zooloji), H.Ü Yayınları,
447 s., Cilt I/Kısım I, İkinci Baskı, Ankara 1985.
Demirsoy, A. Yaşamın Temel Kuralları (Genel Biyoloji/ Genel Zooloji), H.Ü Yayınları,
447 s., Cilt I/Kısım II, İkinci Baskı, Ankara 1985.
Güner H., Aysel V. Tohumsuz Bitkilerin Sistematiği, I. Algler, Ege Üniversitesi
Fen Fakültesi Kitaplar Serisi 108, İzmir, 1992.
Noyan, A. Fizyoloji, (Ders Kitabı), Meteksan, 1157 s., Sekizinci Baskı, Ankara
1993.
Seçmen Ö. ve Ark. Tohumlu Bitkiler Sistematiği, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi
Kitaplar Serisi 116, İzmir, 1998.